28 Haziran 2012

Kadinlar Gunu



Bes kadin biraraya gelince ne yapar? Fransizcalarinin kirik dokuklugune ragmen tam 5 saat boyu Fransizca sohbet eder, guler yer ve icer :) Eglenceli birgun oldu, bekledigimden de daha eglenceli. Bugun icin arkadaslarimi davet etmemin sebebi aslinda son zamanlarda buradaki arkadas sayimi azaltmaya calismam. Kulaga manyakca geliyor ama degil. 

Gectigimiz 14-15 ayda kurdugum arkadasliklarin bana hicbir getirisinin olmadigini gordum. Bastan, J. nin de isi dolayisiyla, daha cok mevki sahibi kadinlarla arkadas oldum; milletvekili esleri, EP'de calisanlar vs. Hatta buradaki buyukelcimizin esiyle de arkadas oldum- herkesin "aah super bir kontakt, devam ettir arkadasligini" diye ittirdigi bir arkadaslik- ne ilginc, hatta tiksinc degil mi? Bu kadinlarin her biriyle disariya ciktim, alisveris yaptim, beraber saatler harcadim. En sonunda hepsinden kalan bir bosluk oldu. Hem de yokluklarinin degil varliklarinin yarattigi bir bosluk! 

Ama bugun farkliydi. Bu arkadaslarimin hepsi dil okulunda tanidiklarim. Kaygilarimiz, deneyimlerimiz benzer, yaslarimiz yakin. Kendimi daha rahat hissediyorum onlarla. Galiba Bruksel'in bana yeniden hatirlattigi seylerden birisi bu oldu: Siradan arkadasliklar, hayatinizi kapladigi oranda, huzur ve rahatlik yerine sadece mutsuzluk, endise ve yorgunluk kaynagi.

Bugun gelen kimse ne pahali cikolatalar getirdi, ne de luks saraplar. Ama kurdugumuz abur cubur sofrasi bizi o kadar mutlu etti ki basinda maskesiz, gosterissiz ve kontrolsuz bir 5 saat harcadik. Tam da bu nedenle, arkadas sayimi azaltmaya calismama ragmen bugun onlari davet ettim. Bir parca huzur, bir parca samimiyet icin...

27 Haziran 2012

Hur dogdum hur yasarim

J. yine gitti- Londra ve Kopenhag yapacak 2,5 gunde. Benim de yarin Fransizca kursundan arkadaslarim gelecek. Ev kadinligim tuttu, bulasiklari halledeyim dedim- tabii ki sadece makineye yerlestirmekten sozediyorum :) Ajda ile birlikte soyle damaktan damaktan "Hur Dogdum Hur Yasarim" diye sakiyarak bulasiklardan kurtulduk- Hos, bir ev kadinin temizlik yaparken "kole miyim sana been" diye sakimasi da ayri bir ironi galiba!

Insan evli olunca sevdigi herseyi onunla da paylasmak istiyor. Ama eger bir yabanciyla birlikteyseniz, gecmis kendi yarattiginiz ortak gecmisinizle sinirli kaliyor. Bu ortak gecmis disinda kalanlarin ise anlayarak ve gercekten duyumsayarak paylasilmasi gercekten zor. Mesela bu sarkinin bana hissettirdikleri... J. hicbir zaman bunu benimle paylasamayacak. Burada olmanin zorluklarindan birisi de bu iste. J.'yi cok seviyorum ama bazen bildik olana siginmak istiyorum ya da ayni coskuyla varligimin en derininde yatan birseyi paylasabilmek. Ayni dili konusabilmek istiyorum, yasanmisliklarin dilini, ortak hafizanin dilini, olmuyor. Iste o zaman arkadaslarimi daha da cok ozluyorum. 

Pek cok insan su soylediklerimi evliligimin kotu ve mutsuz olusuna yorar herhalde. Ben de bastan oyle sanmistim. Zamanla farkli dusunmeye basladim. Galiba evlilik oyle herseyden soyut, kendine yeten ve kapali bir kurum degil- boyle soyleyince de bir "daah!" etkisi yaratiyor ama vallahi yaratilan imaj buna yakin birseydi :) Meger  ask dolu iki insan birbirine yetmeyebiliyormus. Insanin farkli duygusal ve dusunsel ihtiyaclarina cevap veren farkli iliski turlerine olan ihtiyaci da evlilikle son bulmuyormus. Ya da evlilik bunu hafifletmiyormus bile! Herseyi ve herkesi geride birakip kocanin pesinden daglari asmak o kadar da iyi bir fikir olmayabilirmis. Ama... 

Ama kimi daglar asilmak, kimi asklar da herseye ragmen yasanmak icin galiba. Ne yapalim, "hur dogdum hur yasarim, severim severim, kime nee" diye sakimanin da kendine gore bir bedeli var ... 

24 Haziran 2012

Ergenlige donus

J. yine gitti. Bu sefer iki gunlugune. Hava kabus gibi: Sabaha karsi baslayan saganak biraz once dindi. Sanki aylardan Kasim! O kadar karanlik, o kadar soguk. Zaten heryer de kapali Pazarlari, yagmur olmasa ne yapabilirdim ki. 

Ben eskiden o kadar sorunuma ragmen nasil ders calisirdim acaba? Biraz Fransizca'ya bakinayim, biraz birseyler okuyayim diyorum. Ama gogsume bastiran el nefes almama bile guclukle izin veriyor. Sikinti mi ki bu? Ozlem mi? Yalnizlik mi? Mutsuzluk mu? Bunlarin hepsi ya da hicbiri mi? 

Su ergen psikolojili yetiskinlerden hic hazzetmem. Bunalim bunalim yazilar, zirvalamalar, sorgulamalar falan... Ben neden boyle oldum ki? Bu halimden de hic memnun degilim. Ama cikamiyorum da. Acaba kendimi soyle biraksam, salsam icine, dibine kadar vursam bunun, yine yeniden, yeni ve canli bir ben cikar mi ki icinden? 

21 Haziran 2012

Domuz kebap

J. Gurcistan'dan Istanbul uzerinden dondu. Ucakta da Marmara Universitesi'nden bir Docent ile tanismis. J. nin secmis oldugu bir Yunan restaurantinda bugun hep beraber ogle yemegi yedik- adi Kafeneio, Schuman tarafinda bir yer. Once mezeler geldi, afiyetle yedik. Arkasindan etler geldi- cop sis yapmislar. Adama sordum, etin domuz eti olup olmadigini, hepsi kuzu eti dedi. Yemeye basladim ama J. de ben de suphelendik. Diger garsona sorduk. Tam da yemekte oldugum sis kebap domuzmus!!! Istahim tamamen kacti zaten. Birsey de soylemedim, ne deseydim ki konugumuzun onunde? 

Bruksel'de hizmet sektoru zaten rezalet. Bir de ustune terbiyesizler ama bu kadari da artik fazla... Bu ulkeden nefret ettigimi daha once soylemis miydim?

19 Haziran 2012

Konuşmak Lazım: Evli Bir Kadinin Günlüğünden – Peride Celâl

Buraya geldigimden beri bu konseptte bir blog yazmayi istiyordum ama gereken ilham bir turlu gelmemisti. Sonra Janet bana bir kitaptan sozetti. Bu arada hemen bir parantez acmak istiyorum: Janet cok ve ilginc kitaplar okuyan super bir kadin. Hani insanlar genelde  cok satanlari okur ya, ya da bir sekilde kult kitaplari, Janet burada surunun disina cikiyor ve gozonunde olmayani buluyor. hayranlik uyandirici degil mi? Mutlaka gozatin derim ;)

Ne diyordum? Hah, bana Peride Celal'den sozetti, "Evli Bir Kadinin Gunlugunden" kitabini okuyordu. Birden aradigim ilham geldi! Iste buydu!! Gecenlerde romanla ilgili yazmis da blogunda. Ben hayli ilginc ve eglenceli buldum. Siz de bir bakin derim.

Tesekkurler Janet! :)

Konuşmak Lazım: Evli Bir Kadinin Günlüğünden – Peride Celâl: Milliyet Yayinlari’nin 1971 senesinde cikarttigi bir Peride Celâl romani olan „Evli Bir Kadının Günlüğünden“ tam bir yaz romanı. Her ne ka...

Donus

J. geri dondu. Boylelikle depresyonum simdilik uzun gibi gorunen bir seyahate cikti. Tabii muhtemelen bunda dun gece salgiladigim serotoninin de etkisi vardir ;)  Yine too much information... Pardon :)

18 Haziran 2012

Delirmek

Sanirim yalnizlik limitimi doldurdum bugun itibari ile. J. bu aksam donuyor. Iyi ki de donuyor. Gozlerim doluyor artik sebepsiz (sebepsiz?). Gozyaslarim yukselirken tuhaf bir his kapliyor icimi.  Sanki kafamda bir dugme var da oraya kadar dolunca dugme tik edecek ve ben aklimi yitirecegim. 

Galiba delilik de bir tik otemizde. 

17 Haziran 2012

Sessizlik

Insan ne kadar sure sessiz kalabilir? Sessiz derken gercekten ses cikarmamayi, konusmamayi kastediyorum. J. bir haftadir is gezisinde. Ben de gectigimiz hafta suresince hastaydim, Carsamba gununden beri evden cikmadim. Bu da demek oluyor ki tam 4 gundur konusmuyorum! Yani aslinda J. beni ariyor, gunde 5-6 dakika onunla telefonda konusuyorum. Bir de tabii Pasak var- can yoldasim, bir tanecik kedi-kizim-, onunla da sohbetlerimiz oluyor, her seferinde birkac cumleden olusan. Chat de yaptim cok sevdigim bir arkadasimla ama sonucta yazistik sadece. Sonuc: Yine kendi sesime yabancilastim. 

J.'nin uzun seyahatlerinden her donusunde (ki 1 hafta bunlarin en kisasi!) kendimi sohbet acemisi gibi hissediyorum. Konusmakla ilintili herseye- sesim, mimiklerim, jestlerim- yabancilasmis hissediyorum. Adam da tabii karsisinda civil civil bir kadin yerine uzaydan dunyaya dusmenin saskinligini yasayan bir alien buluyor! Eminim benimle evlendigi icin kendisini cok sansli sayiyordur o anlarda :) 

J. ile birlikte seyahate ciktigimizda, her seferinde, 1 gun icin bile olsa, Pasak icin Concierge'e odeme yapiyoruz (Concierge kapicidan hallice kisi. Birgun yazarim belki). Belki Concierge'in sadece mama vermesini istesek ayrica odeme yapmamiza gerek kalmazdi ama J. de ben de Pasak'in yalniz kalmasina dayanamiyoruz. J. nin de dedigi gibi kediler ne de olsa sosyal yaratiklar. Etraflarinda "company"e ihtiyaclari var. Bu nedenle de Concierge'den sabah ve aksam yarimsar saat olmak uzere, ayri kaldigimiz her gun Pasak ile ayrica da oynamasini istiyoruz. Boylelikle minik Pasak'imiz yalnizliktan delirmiyor. Bir gun icin bile olsa...

16 Haziran 2012

Gokkusagi


"Aksam oldu, penceremde, yorgun ruzgar esiyor geciyor renkler suskun" diye huzunlenirken yagan yagmura bakip, gokkusagini gordum. Birden mutluluk kapladi icimi. 

Bilincdisi yasamak

The Third Reich in the Unconscious' i okuyorum (ilaveten). Kitlesel travmalari ve toplumlarin iyilesme sureclerini anlatirken bir ornek veriyor Vamik Volkan: "(...) In the five years following the deaths of 116 children and 28 adults in an avalanche of coal slurry in the Welsh village of Aberfan, for example, there was a significant increase in the birthrate among women who had not themselves lost a child." 

1990'larin basinda annemin yakin bir arkadasinin oglu bir golette arkadaslariyla yuzerken bogulup olmustu, diger uc arkadasiyla beraber. 14-15 yaslarindaki bu uc gencin cesedi birbirlerine sarilmis halde cikarilmisti batakliktan. Annem de babam da cok etkilenmisti. Facia. Ama bana facia gibi gelen bir diger seyi ise yukaridaki ornegi okuduktan sonra hatirladim. Babam ve kardesimin dogumundan sonra tuplerini baglatmis olan annem, hala olaya hungur hungur aglayarak, jinekologlara tasindilar. Bir cocuk daha yapmaya karar vermisler, annemin tuplerinin tekrar actirmaya calisiyorlardi-neyse ki mumkun degilmis! Ayni evde yasayip birbirleriyle konusmadan yillar gecirebilen ya da kavgalarindan herkesin biktigi anne ve babami bu mutlu (!) evlilige bir cocuk daha getirmeye iten seyin aciklamasi galiba yukarida. Mideme yumruk yemis gibi hissediyorum. Hani hep biliyordum bir ask meyvesi olmadigimi ama...

Toplumsal, biyolojik ya da psikolojik "denklem"lerin bu denli kestirilebilir parcasi olmalari ne tuhaf. Yoksa onlari eylemlerinin bilincinde yetiskinler olarak gecmisten sorumlu tutmak tamamen yanlis miydi?

Acaba ben de mi oyle yapardim?

15 Haziran 2012

Judith Butler

Daha once bir sekilde iliskili oldugum adamlarin bir kismi bir sekilde Judith Butler okuyuculari tarafindan ayartildi- Butler benim icin bir avuc sevimsiz ani toplami gibi... Bu sefer ben Butler okuyorum. Bakalim ne olacak...

Yeni Hayat

Onceki blogumu kapadim. En son yazdigim yazi umut doluydu. Bruksel'e tasinmadan once "Herseyi arkamda birakiyorum. Bundan sonra yuvam Pasak ve O'nun oldugu yer" demistim. Tam 14 ay oldu. Kendimi kokleri havada koca ve yalniz bir agac gibi hissediyorum. 

Hicbir sey dusundugum kadar kolay olmadi.