13 Ocak 2013

Son zamanlar söylediklerime bakma n'olursun


Gecen zamandan kulakta kalanlar:

Yer: Gent
Sahne: Genc kadin doktora programimdan Misirli arkadasiyla Gent'te bir sokakta 1 euroya aldigi hamburgerini disleyerek yurumektedir.

Ben: Iki temizlikci kadin kovdum su ana kadar. Biz Turkler temizlik hastasiyiz da... (Tabii biz Turk kadinlari boyle yetistiriliyoruz deyip karizmayi cizmedim). Hatta bizde bir soz vardir: "Temizlik imandan gelir" deriz.

Misirli arkadas: "Temizlik imandan gelir"?

Ben: (Gururla) Evet. 

Misirli arkadas: O bir hadis.

Ben: Di mi. 

------

Yer: Roma
Sahne: Kaldigimiz otelde yapilan medikal kozmetik standinin basi (Burada genc kadinin tum heyecaniyla kahvalti yaptigi restauranttan kocasini da surukleyerek kostugunu canlandirmali zihinler)

Stand gorevlisi: Siz de mi kongreye katiliyorsunuz?

Ben: Hayir, kongreye gelmemistik. Aslinda biz evlilik yildonumumuzu kutluyoruz ama kozmetik uunlerinizi gorunce dayanamadim, incelemek istedim. Ben tum parami kozmetige yatiriyorum da, he he he. 

Stand gorevlisi: (Isildayarak) Ah, oyle mi? Yatirimci misiniz?

Ben: .....

----

Yer: Roma
Sahne: Colesseum yakinlarinda bir cafe. Ikinci evlilik yildonumlerini kutlama munasebetiyle Roma'da bulunan genc kari-koca (bu durumda J. ile ben oluyoruz bunlar) birer kahve ismarlar. 

Garson: Kahveler geldi. Bu guzel prenses bu da babasi icin.
J: ?!*!!

(Ucuncu sahnenin sonunda J. gobeginin kendisini yasli gosterdigini kabullenerek sonunda diyete baslar...) Mutlu son :)


* Karikatur saniyorum Yigit Ozgur'den.

6 Ocak 2013

IKEA mezarlar




Isveclilerin ve Danimarkalilarin dekorasyon ve dizayn konusuna olan duskunlukleri malum. Bizde, galiba evlerin kadinlarin  alani oldugu anlayisindan da kaynakli, erkekler genelde ev dekorasyonu ya da esyalari ile pek ilgilenmezler. Bu iki ulkede ise bu konu kadin-erkek herkesin meselesi- IKEA'nin ve daha pek cok dizayn markasinin Danimarka ve Isvec'ten cikmasi bir tesaduf degil yani! 

Gozlemledigim kadariyla bu mevzu sadece bir ugrasi olarak kalmiyor, hayatin ayrilmaz bir parcasi olarak sohbetlerinde de genis yer kapliyor. Birbirlerini ziyaret ettiklerinde aynen sanat galerilerinde tablolari inceleyen davetliler misali perdelerin, halilarin ya da duvar kagitlarinin etrafinda toplasip, bir yandan inceleyip bir yandan goruslerini bildiriyorlar. Mesela J. ya da arkadaslari evlerine aldiklari kucucuk yolluklari, iki sene sonraki ilk ziyaretlerinde bile hemen farkedip yorum yapabiliyorlar- gecenlerde oldu da oradan biliyorum :) Hepsinin almak istedigi bir "ruya" masa, sandalye ya da koltuk var. Eve esya alinacaksa bu kesinlikle iki tarafin anlasmasi ve uzlasmasi ile yapiliyor. Ben J. ile ugrasmamak icin eve mesela vazo bile almiyorum. Yoksa "Ama bana sormadin" diye kiyameti koparir. Bir de esyalari cok kiymetlidir, aman! Biz J.'nin pek kiymetli (!) bicak takimi ve kahve sehpasi yuzunden neredeyse ayrilacaktik nisanliyken, o kadar yani! Sonra, evinizde bir degisiklik mi yapmak istiyorsunuz? Diyelim ki bahceye bisikletler icin kucuk bir kulube koyacaksiniz ya da bahce citlerini baska renge boyayacaksiniz. Once tum komsulari ikna etmeniz gerekiyor! Ikna etmek derken gercekten ikna etmekten bahsediyorum cunku "goruntuyu bozar", "ben pencereden bakinca o rengi gormek istemiyorum" gibi gerekcelerle reddetme olasiliklari cok yuksek. O zaman da yapacak hicbirsey yok. Cunku "estetik" tam bir kamu meselesi! 

Eger Isvecliler/Danimarkalilar (ve aslinda genel olarak Iskandinavlar) hakkinda bunlari bilmeseydim J.'nin annesinin sorununu pek anlayamayabilirdim. 

J.'nin annesi Noel ziyaretimiz sirasinda elinde bir fotograf ile geldi. Bir mezar fotografi. Ben fotografa bakinca ilk etapta pek birsey anlamadim, cunku fotograftaki mezarin ustundeki isim J.'nin babasina ya da akrabalarina ait degildi. Aciklamasindan da once pek birsey anlamadim, bos bos baktim bir sure falan. Sonra J. ustunden bir kere daha gecmek durumunda kaldi benim de mevzuyu anlayabilmem icin: Meger bu mezar  J.'nin babasinin mezarinin "gorus alani"ndaymis ve kimse bakimini yapmiyormus. Bu nedenle de hic estetik degilmis ve esinin mezarinin oldugu alanin goruntusunu bozuyormus. Meftanin soyadi J.'nin arkadaslarindan birinin soyadi ile ayni oldugu icin J.'den o arkadasini arayip meftayi ya da ailesini taniyip tanimadigini sormasini istiyormus. Onun icin de bir senedir o fotografla bizim ziyaretimizi bekliyormus. 

Boyle birine ne dersiniz ki? Yasli basli haliyle elinde bir senedir sakladigi fotograf gayet tasali "Ama pek nahos bir durum, haksiz miyim?" dediginde, ben "Evet, haklisin" dedim. 

*Fotograf Almodovar'in "Volver" filminin bir karesinden.