20 Nisan 2013

Bir mumdur.. Iki mumdur.. Uc mumdur... Dort mumdur, on dort mumdur.. Bana bir vade doldur...

Evliligi nasil hayal edersiniz? 


Ben J.'ye asik olduktan sonra evliligi nihai mutluluk mertebesi gibi birsey olarak hayal ediyordum. Dusunsenize deliler gibi asik iki insan, evlenecek ve "sonsuza kadar mutlu" yasayacaktik. Ask zaten herseye yetip herseyi cozerdi ki. Etrafimizdaki herkes de surekli bu inanci besliyorlardi; "ne zaman evleniyorsunuz" diye soruyor, "hadi artik evlenin"lerle evliligin ne kadar romantik, istenilir ve tamamlayici birsey oldugu imajini yaratiyorlardi. E bir de tum masallar "vee evlenip sonsuza kadar mutlu yasarlar" diye bitiyor benim zaten romantizme yatkin olan tasrali yarim aklim da hepten kanatlanip ucuveriyordu. Neyse, evlendik ve hatta su an itibariyle iki seneyi de birkac ay gectik..

"Evliligin ilk senesi en zorudur. Ilk seneyi bir atlatin hersey daha kolay gelir" idi herkesten duydugumuz ilk sene boyunca. Ne zaman agzimi acsam, Turkiye'de ya da disarida 72 milletten herkes agizbirligi etmiscesine bundan sozediyordu. Ne "ilk sene" hikayeleri dinledik J. ile. E, ne yapalim sIktIk disimizi, ilk seneyi kaazasiz belasiz atlattik. 

Evet, ikinci sene ilk sene kadar kanli olmadi. Ama gul bahcesi de degildi hani. Ne zaman "yaa bak bir suredir hic sorun yasamadik" diye sevinsek aksamina bir kavga patladi. Kavga konularimiz ayni kalmakla birlikte kavgalarin siddeti azaldi. Ha, bu arada ben delirdim, doktorluk falan oldum ama ona neyin yol actigindan cok emin degilim. Kimseye camur atmayayim simdi. 

Neyse, ikinci yildonumuze yakin bir zaman, Ankara ziyaretimde, teyzemler, komsular, annemin arkadaslari ile falan konusuyorum, evliligin ne kadar zor, ne kadar icinden cikilmaz oldugundan dert yaniyor, evlenmeden once bunu hic boyle hayal etmedigimden falan dem vuruyorum. Daha once evliligi toz pembe resmedip beni pispislaya pispislaya evlilige iten bu teyzelerin hepsi agiz birligi etmiscesine "Evliligin ilk bes senesi cok zordur, en zorudur. Bes seneyi bir atlatin, ancak o zaman hersey oturur. Kolay mi saniyorsun iki insanin birbirine alismasi" demeye basladi. Orada ben biraz demoralize oldum tabii. Iki senede hayatimin 29 senesinde yipranmadigim kadar yipranmisim falan 3 sene daha nasil dayanirim diye... 

Bu muhabbetleri Amerika'dan gelip bizi Bruksel'de ziyaret eden, 40'larinin ortasindaki, Jamie ile paylastim gecen aylarda. 

Jamie: "Evliligin oturmasi 10 yili buluyor, 5 falan hikaye".
Ben: (Bogulmaya yakin boguk bir ses ile) Hadi ya? Sen kac senelik evliydin?
Jamie: Dokuz (!)
Buyrun bakalim...

Bir arkadasim da on senelik evli. Gecen gun konustuk. O da kocasiyla yeni yeni sakinlestiklerini, artik birbirlerini anladiklarini ve kabullendiklerini soyledi. Tum o kavga mevzulari ikisi arasindaki sakalara donusmus. Ilginc olan, mesela, evlilikleri suresince zaman zaman kocasindan nefret ettigini, yuzune bile bakmadigini falan anlatti. Yani bir yandan da evilikte ask ve sevgi surekli ve mutlak degil galiba. Telefon hatti gibi, bir dusuyor bir baglaniyorsunuz resmedilenin aksine- tabii kimse genelde evliliginden  soz etmedigi icin bu sorunlari genelde bilmiyor, hepimiz baskalarinin evliliginin gul bahcesi, kendimizinkinin ise rezalet oldugunu dusunuyoruz. Hatta belki de boyle oldugu icin daha da sIkI sakliyoruz evlilik sirlarini birbirimizden. Neyse... 

Ankara'dayim. Bruksel'den gina geldi. Kedimi de aldim annemin evine geldim. Burada biraz kendimi toplamayi dusunuyorum. Gezerim tozarim falan. Pasak bile inanilmaz sekilde mutlu burada. Madem bu isin oturmasi uzun surecek arada tatil vermek hakkim diye dusunuyorum. On seneyi boyle boyle tamamlarim ben- de... Korkuyorum sormaya: Var mi acaba arttiran?