27 Haziran 2012

Hur dogdum hur yasarim

J. yine gitti- Londra ve Kopenhag yapacak 2,5 gunde. Benim de yarin Fransizca kursundan arkadaslarim gelecek. Ev kadinligim tuttu, bulasiklari halledeyim dedim- tabii ki sadece makineye yerlestirmekten sozediyorum :) Ajda ile birlikte soyle damaktan damaktan "Hur Dogdum Hur Yasarim" diye sakiyarak bulasiklardan kurtulduk- Hos, bir ev kadinin temizlik yaparken "kole miyim sana been" diye sakimasi da ayri bir ironi galiba!

Insan evli olunca sevdigi herseyi onunla da paylasmak istiyor. Ama eger bir yabanciyla birlikteyseniz, gecmis kendi yarattiginiz ortak gecmisinizle sinirli kaliyor. Bu ortak gecmis disinda kalanlarin ise anlayarak ve gercekten duyumsayarak paylasilmasi gercekten zor. Mesela bu sarkinin bana hissettirdikleri... J. hicbir zaman bunu benimle paylasamayacak. Burada olmanin zorluklarindan birisi de bu iste. J.'yi cok seviyorum ama bazen bildik olana siginmak istiyorum ya da ayni coskuyla varligimin en derininde yatan birseyi paylasabilmek. Ayni dili konusabilmek istiyorum, yasanmisliklarin dilini, ortak hafizanin dilini, olmuyor. Iste o zaman arkadaslarimi daha da cok ozluyorum. 

Pek cok insan su soylediklerimi evliligimin kotu ve mutsuz olusuna yorar herhalde. Ben de bastan oyle sanmistim. Zamanla farkli dusunmeye basladim. Galiba evlilik oyle herseyden soyut, kendine yeten ve kapali bir kurum degil- boyle soyleyince de bir "daah!" etkisi yaratiyor ama vallahi yaratilan imaj buna yakin birseydi :) Meger  ask dolu iki insan birbirine yetmeyebiliyormus. Insanin farkli duygusal ve dusunsel ihtiyaclarina cevap veren farkli iliski turlerine olan ihtiyaci da evlilikle son bulmuyormus. Ya da evlilik bunu hafifletmiyormus bile! Herseyi ve herkesi geride birakip kocanin pesinden daglari asmak o kadar da iyi bir fikir olmayabilirmis. Ama... 

Ama kimi daglar asilmak, kimi asklar da herseye ragmen yasanmak icin galiba. Ne yapalim, "hur dogdum hur yasarim, severim severim, kime nee" diye sakimanin da kendine gore bir bedeli var ... 

Hiç yorum yok: